23 Eylül 2013 Pazartesi

Haftasonu nasıl geçti?

Bir haftasonunu daha geride bıraktık. Bizim için yorucu bir haftasonuydu ama eğlenceliydi. Cumartesi akşamı arkadaşlar geldi, geç saate kadar oturduk. pazar günü de sabahtan Beşiktaş'a akşam da eşimin ablasına gittik. Hava çok değişikti pazar günü. Yağmur bir yağdı bir durdu şaşkına çevirdi bizi. Ben de ıslanmaktan nefret ederim. Yağmuru camdan izlemeyi ve yağmurdan sonraki toprak kokusunu çok severim ama iş ıslanmaya geldi mi aynı şeyi söyleyemeyeceğim :)

Neyse cumartesi akşamı menüm şöyleydi;
mercimek çorbası
soya soslu sebzeli tavuk
pilav
etli biber dolması
yaprak sarma
patatesli havuçlu meze
barbunya(hazır konserve)
salata
tulumba tatlısı

Biber dolması veya yaprak sarma yerine başka bir sebze yemeği yapsam daha iyi olurdu ama aklıma sonradan geldi. Menüm biraz fazla pirinçli oldu, napalım bu seferlik böyle olsun :) Yaptıklarımın tek tek fotoğraflarını çekme fırsatım olmadı malesef :( Halbuki havuçlu patatesli mezemi çok güzel süslemiştim.

Masam şöyleydiii










Bu da eli boş gelmek istemeyen arkadaşlarımızın getirdiği sevimli şey. Nasıl da renk verip şenlendiriyor ortamı... Uzun zaman solmasın sakınn! 

:)

21 Eylül 2013 Cumartesi

Sevimli Muffinler




Yarın arkadaşlarımız yemeğe gelecekler ve tahmin edersiniz ki yarın sıkışmamak adına bu akşamı mutfakta hazırlık yaparak geçirdim :) Bunlar da yarın akşam çayın yanında ikram edeceğim muffinlerim. Bir cupcake modasıdır ki sormayın, ben de bu akıma kapılanlardanım. Bu minik kekçikleri hazırlamayı ve çeşitli şekillerde yapmayı çoook seviyorum. Yaparken zevk alıyorum, kendi kendime eğleniyorum :) Aslında bu sefer üstlerini süslemeyi düşünüyordum ama güzel kabardılar, güzel görünüyorlar kıyamadım, bu şekilde ikram edeceğim :) 




Sofra ve menümle ilgili detayları bir sonraki postta paylaşırım. Bu arada masa örtüsü alamadım, elimdekini kullanacağım. Herkese güzel haftasonları dilerim...

17 Eylül 2013 Salı

Sofra Dekorasyonu Sorunu

Merhaba blog dostları,

gece gece sofra dekorasyonuna takıldım. Ne zamandır aklımda ama faaliyete geçemiyorum. Evleneli 1 yıl oldu, hala şık bir sofra hazırlayamadığımı düşünüyorum.

Benim yemek odası takımım kahve tonlarında. Ben de bunu göz önüne alarak krem rengi ve kırık beyaz masa örtüleri almıştım ama beyaz porselen yemek takımımla bir araya gelince uyumsuz oldular. Masa örtüsü yemek odası takımıyla mı uyum sağlamalı yoksa porselen yemek takımıyla mı? Fotoğraflarla netleştireyim durumu;





benim takımım ve örtüm

Tabi burada sadece fotoğraf çekmek için tabağı masaya koymuştum o yüzden fazla çıplak:) Netteki araştırmalarım sonucu beyaz porselen takıma krem tonlarda örtü kullanıldığını gördüm ama bunu aksesuarlarla tamamlamak lazım.




2. seçenek; kremden vazgeçip beyaz sade bir örtü ve şunlara benzer şamdanlar mı alsam.


beyaz üzerindeki görünüşü




3. seçenek de şöyle; siyah runnerlı bir görsel buldum bu da çok asil ve hoş durmuş.



 Krem rengi örtünün üstüne siyah runner alsam çok mu alakasız kalır. Çok alakasız ve farklı renkler artık her yerde kullanılıyor ama ben küçük dokunuşlarla mucizeler yaratan tiplerden değilimdir pek :)  Herşeyde olduğu gibi bunda da kararsız kalan ben, işin içinden çıkamıyorum. Güzel ve zevkli fikirler çıkacağını umarak buraya içimi dökeyim dedim :) Derdime derman olun blog arkadaşlarım :)

16 Eylül 2013 Pazartesi



Günaydınnn,
Hepimize güzel ve neşe dolu bir hafta diliyorum. Bu haftasonu yoğun geçti. Misafir ağırlama, iş görüşmeleri derken pek anlamadım. Sanırım ben de çalışanlar kervanına katılıacağım bu sefer. Çok istiyorum artık çalışmayı, para kazanmayı, yeni insanlar tanımayı... Ailem, arkadaşlarım burda değil. İstanbul'da 2-3 akrabam dışında kimsem olmadığı için çok sıkılıyorum :( Hem ben evde oturmak için okumadım ki. 5 yıl yurtta kaldım, ailem maddi manevi çok fedakarlıklarla okuttu kardeşimi de beni de... Şimdi onların karşılğını almak istiyorum. Neyse umutsuzluğa bağlamayayım, bu sefer olacak inşallah. Güzel haberlerle döneceğim :)

Bugün 2013-2014 eğitim öğretim yılı başlıyor. Nasıl heyecanlı olurdum okulun ilk günü. Törenler yapılırdı, şiirler okurduk. Yeni eğitim öğretim yılının bütün öğrencilere ve öğretmen arkadaşlarımıza güzel günler yaşatmasını diler, herkese kolaylıklar dilerim... :)

12 Eylül 2013 Perşembe

Atatürk Arboretumu

Sıcaklar nedeniyle birkaç aydır haftasonları pek gezemiyorduk. Havalar biraz serinlemeye başlayınca geçtiğimiz haftasonu Atatürk Arboretumu'na gittik. Burası Sevdicek'in uzun zamandır merak ettiği, ancak bir türlü fırsat bulup gidemediğimiz bir yerdi. Ulaşım açısından bize oldukça ters bir yerde, Sarıyer'de. Biz karşıda olduğumuzdan önce Beşiktaş'a geçtik. Beşiktaş'tan otobüse bindik ve tam 51 durak gittik Allah'tan yol zevkli bir yol, Bebek, Arnavutköy, Sarıyer hepsini görüyorsunuz ve sosyetik cafelere, sahilde yürüyüş yapanlara acaba ünlü görecek miyiz düşüncesiyle bakmak epey eğlenceli oldu benim için :) Önce bu arboretum nedir ne değildir ondan bahsedeyim. Belki bilmeyenler vardır, şahsen benim daha önce duymadığım bir sözcüktü :) 



Sitesinden aldığım tanımıyla; "Arboretumlar bilimsel araştırma ve gözlem amacıyla orijini ve yaşları belli; her biri doğru ve dikkatli bir şekilde bir araya getirilmiş olan çoğunluğu ağaç ve diğer odunsu bitki taksonlarının uygun seçilmiş alanlarda yetiştirilip sergilendiği tabiat parçalarıdır. Başka bir tanımla birer canlı bitki müzeleridir."

Atatürk Arboretumu, Sarıyer ilçesinde, Belgrad Ormanı'nın güneydoğusunda 296 hektarlık bir orman parçası üzerinde kurulmuş. Bilimsel araştırma ve geliştirmeler açısından İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi'ne, idari olarak ise Orman Genel Müdürlüğü'ne ait. Özellikle doğayı ve yeşili sevenler için görülmesi gereken bir yer. İçerisinde birçok ağaç ve bitki çeşidi bulunuyor ve herbiri özenle ve emekle yetiştirilip korunmuş. Ağaçlar çeşitlerine göre sınıflandırılmış, önlerinde ağaçla ilgili bilgilerin yazdığı levhalar bulunuyor.







İçerisinde 3 tane yapay göl var. Göllerde su kaplumbağaları, ördekler, minicik balıklar ve göremediğimiz bir sürü hayvan vardı. Hatta birinde sazan balıkları da vardı, "sazan gibi atlamak" deyiminin nereden geldiğini net bir şekilde görmüş olduk, durmadan atlıyorlardı :) Biz de bol bol onları inceledik.











Uzun uzun yürüyebileceğiniz, mis gibi temiz havayı içinize çekebileceğiniz çok sakin ve sessiz bir yer. Biz kendimizi kaptırmış dolaşırken şu tabelayı gördük ve benim ödüm koptu!




Geri dönelim demeye başladım, etrafta kimse de yoktu ve hayvanlardan çok korkan ben kesin karşımıza bir hayvan çıkacak endişesiyle eşimi zorla oradan uzaklaştırmaya çalıştım. Ona da bir cesaret geldi, dağ taş olsa tırmanacaktı, "Şuraya da bakayım, Gizem 1 dk" sözleriyle beni çıldırttı. Meğer tam bir doğa aşığıymış beyefendi :)

Haftasonu olması sebebiyle orada dolaştığımız sürece 6-7 tane düğün çekimi yaptıran çift gördük. Bol bol gelinlik inceledim :) Onlara baktıkça kendi fotoğraf çekimlerimiz aklımıza geldi. Gerçekten stresli ve zordu.. İstanbul'da dış çekim yaptırmayı düşünenler için burası iyi bir alternatif. Yalnız çekim yaptıranlardan ekstra ücret alıyorlar (girişteki levhada 295 tl olduğu yazıyordu)

Arboretumun bence eksik bir yönü, içinde su bile alabilecek bir yerin olmaması. Tamam, doğallığı koruması, işletmenin olmaması güzel ama oraya çoluk çocuk gelenler var, en azından küçük bir büfe açmaları iyi olur diye düşündük. Biz yanımıza su ve simit almıştık ondan atıştırdık.

Gezmekten yorulmuş, fazla oksijenden hafif başı ağrımış bir adet ben :)





Ziyaret etmeyi düşünenler için; haftaiçi ve haftasonu ziyarete açık. Haftaiçi sivil 4, öğrenci 2 tl, haftasonu ise sivil 10, öğrenci 5tl.

Farklı bir gezi yazısında görüşmek üzere...

9 Eylül 2013 Pazartesi

Tefal Actifry

Arkadaşlar merhaba,
bugün size evimde severek ve sıkça kullandığım bir üründen bahsedeceğim. Actifry'ı geçen yıl eşimin ablası bana doğum günümde hediye olarak almıştı. Önceleri sadece patates kızartabileceğimi ve sadece patates için çok fazla yer kaplayacağını düşünmüştüm.Ancak kutuyu açınca öyle olmadığını anladım, yanında yemek tarifleri kitabı vardı ve içinde Actifry'ı kullanarak pişirebileceğim birçok tarif bulunuyordu. Ben ilk zamanlarda yeni hevesle birçok şey pişirmeyi denedim.

Ürünün en önemli vaadi "1 kaşık yağ ile 1 kg patates" kızartması pişirebilecek olmamdı. Gerçekten de vaadini yerine getiren bir ürün. İçinden çıkan (fotoğrafta da görülen) yeşil kaşıkla 1 kaşık yağ koyuyoruz ve yağda kızartılan patates kızartmasından hiç farkı olmuyor. Gayet lezzetli patatesler yiyorsunuz. İçinde çalışırken dönen bir aparatı var. O döndükçe içindeki malzemeleri evirip çeviriyor ve yiyeceklerin her yönünün pişmesini sağlıyor. Zaman ayarlama fonksiyonu var. Ayarladığınız süre bitince alarm çalıyor. Eğer tam pişmediyse süreyi birkaç dakika daha uzatıyorsunuz. Mesela patatesleri 25 dk da pişiriyor. Bu çok kısa bir zaman değil ama patatesler pişerken siz başında beklemek zorunda kalmıyor, o sırada başka bir işle ilgilenebiliyorsunuz. 


Ben pişirdiğim ve fotoğrafladığım birkaç şeyi sizlerle paylaşayım. Mesela küp küp doğradığım kuzu ciğerini ve yanındaki bulgur pilavını onda pişirdim


 Misket köfteleri ve karışık sebze ızgarasını da Actifry başarıyla pişirdi.










Bunlar haricinde ben irmik helvası. sigara böreği, soya soslu sucuklu patates, tavuk ve kestane pişirmeyi denedim (epey bişey denemişim maşallah:) ) Kışın kestane kebap favorimizdi. Almayı düşünenlere, alıp almamakta kararsız kalanlara önerebileceğim bir ürün.

Umarım faydalı olabilmişimdir
Mutlu günler...


6 Eylül 2013 Cuma

Balık sezonu açıldı!

Malum av yasağı kalktı, balık sezonu açıldı. Ben de balık sever biri olarak bugün balık aldım. Genelde büyük balık yiyoruz ama bu sefer canım uskumru çekti. Karşınızda bugün aldığım masa örtüm, servis tabaklarım ve kırmızılı sofram...







Renkli ve mutlu sofralarımız olsun... :)

5 Eylül 2013 Perşembe

Tuzlu Muffin

Bu aralar muffinin çeşitlerine takmış durumdayım bugün de o  günlerden biriydi. Normal poğaça yapmak istemediğimden tuzlu muffin deneyeyim dedim. Nette bulduğum tariflerden birini denedim.

Malzemeler;
2 yumurta
1 kaşık yoğurt(gözüme çok az geldi 2 kaşık koydum)
yarım çay bardağı bardağı süt
1 çay bardağı zeytinyağı(tadını acı yapmasın diye yarısını ayçiçek yağı koydum)
1.5 su bardağı un
1 paket kabartma tozu
tuz
peynir, zeytin, biber, ceviz vb dilediğiniz malzemeler
üzeri için susam

Yapılışı;
Yapılışı kek tarifinde olduğu gibi. Önce yumurtaları çırpılıyor. Daha sonra sırasıyla yoğurt, sıvı yağ, süt konuyor. Ben damak zevkime uygun olarak içine beyaz peynir, zeytin, kekik, toz kırmızı biber ve karabiber koydum. Bunların hepsi eklenip çırpılıyor. 


En son unu ve kabartma tozunu ekleyip tekrar çırpıyoruz.



 Kaşık yardımıyla hamuru kalıplara paylaştırıyoruz. Üzerlerine susam serpiyoruz.



Önceden ısıtılmış 190 derecede pişiriyoruz.






Afiyetle yiyoruz :)

Yorumlar: Malzemelerden tam 12 adet muffin çıkması beni çok mutlu etti. Daha önce denediğim tariflerin birinde malzeme kalmıştı, onu kağıt kalıplarda pişirmiştim yayılmıştı. Bunda öyle bir durum olmadı şükür :)
Yağı bize biraz fazla geldi. 1 bardak yerine 2/3 çay bardağı yağ konabilir. 

4 Eylül 2013 Çarşamba

Edirne Ganimetleri :)

Merhaba,
geçen postumda da söylediğim gibi 1 haftadır Edirne'de ailemin yanındaydım. Gezdik, tozduk, eğlendik, eşimle 1. evlilik yıl dönümümüzü kutladık.
Havalar da biraz serinledi. Eylül geldiği gibi kendini hissettirmeye başladı, hızlı bir giriş yaptı. Artık akşamlar serin, evde ayaklarım üşümeye başladı :) Üşümeyi, rüzgarın yüzüme çarpmasını özlemişim...

Edirne'ye her gidişimde mutlaka bir şeyler alıyorum. Genelde boş valizle gidiyorum çünkü gelirken o valiz dolu olarak geliyor :) Bu gidişimde payıma bunlar düştü.





Yemek takımımın peçeteliği yoktu, o yüzden düz beyaz porselen peçetelik arıyordum. İş bitirici annem hemen buldu :) Annemde tamamlama hastalığı vardır, birşey alırsa mutlaka onu başka şeylerle tamamlar. Mesela bir küpe alır, ona uygun yüzük arar. Benim hiç öyle bir huyum yok. Bodoslama takarım/koyarım. Keşke bende de olsa biraz uydurma/kombinleme huyu... :( 
Mavili nihale  kahvaltı takımıma uyacak diye düşünüyorum :)
Seramik tavayı ve cam kaseleri de fiyatı uygun bulunca aldım. Kase diyorum ama salata kasesine yakın boyutta. 2 tane, salatayı ortaya koymak yerine 2 kaseye bölmek için ideal büyüklükte :) Ya da meyve filan yerken, sık sık elimin altında olacak bence...







Bunlar annemin hediyeleri. Anneciğim her gidişimde veya gelişinde bana küçük küçük hediyeler alır. Toka, çorap, çamaşır. Zevkimi ve bedenimi bildiğinden onun aldığı şeylerde hiç sorun yaşamam. Bu gidişimde de bana t-shirtler, bir iki küçük takı ve sağ alttaki pufidik battaniyeyi almış. Evimiz serin olduğundan ve ben otururken örtünmeyi sevdiğimden çok makbule geçti. Bir de onu mis gibi yumuşatıcılarla yıkamış, şuan bacaklarımı ısıtmakla meşgul kendisi :) 


Canım annem benim,
Allah hiçbirimizi annesiz babasız bırakmasın diyor ve yazımı sonlandırıyorum :)