Dün güzel havayı fırsat bilip şehir dışında farklı bir yerlere gidelim dedik ve 6 yıl önce gittiğimiz Yalova'ya tekrar gitmeye karar verdik. Yalova'yı çok gelişmiş ve değişmiş gördük. Meydanlarına birçok düzenlemeler yenilikler yapılmış. Şehrin birçok noktasına "şehir bisikleti" adı altında bisiklet parkı konmuş. Belediyeden temin edilen kartla, belediyeye ait olan bu bisikletler kullanılabiliniyormuş. Çarşıda çok sayıda otel var. Biz günübirlik gittik ama kalmayı düşünenler yer bulma sıkıntısı çekmeyecektir.
Neyse bizim gezimize baştan başlayayım :) Sabah Bostancı'dan deniz otobüsüne bindik, 1 saat süren yolculuk sonrası saat 9:30 da Yalova'daydık. Hava muhteşemdi, bir yandan hafif hafif rüzgar esiyor, diğer tarafta güneş tüm parlaklığıyla bize göz kırpıyor. Gazetemizi alıp, sahildeki cafelerden birine oturduk. Alabildiğine geniş sahil, alabildiğine dümdüz ferah meydanlar...
Deniz otobüsünün iskelesinin hemen yanında Cumhuriyet Meydanı var. Bu meydanda belediye tarafından yapılmış Yalova Kent Müzesi var. Yalova'nın tanıtımına büyük katkı sağlayan bu müze ücretsiz olarak gezilebiliyor. İçinde Atatürk'le ilgili birçok anı, Yalova'nın eski tarihiyle ilgili bilgiler fotoğraflar var. Bunların dışında heykellerle canlandırmalar yapmışlar. Mimarisi de beyaz bir konak görünümünde, şahsen bizim çok hoşumuza gitti.
Merkezde dolaşırken semt pazarına rastladık ve biraz pazarda dolaştık. Farklı yöresel pazarları gezmek, değişik şeylerle karşılaşmak çok hoşuma gider. Burası katlı otoparka benzeyen bir pazardı.
Yalova'da çiçekçilik ve seracılık çok geliştiği için pazarda çiçek, tohum, bitki satan tezgahlar çoktu. Pazardan sonra Yalova Termal Tesisleri'ne gitmek üzere dolmuşa bindik. Merkezden Termal'e ulaşmak 30-35 dk sürüyor. Oldukça yükseğe tırmanılıyor, yemyeşil ormanların, çınar ağaçlarının arasından dolana dolana yükseklere çıkılıyor. Tesis tam bir cennet bahçesi. Yeşilin binbir tonunu burada görebilir ve bünyeye oksijen yüklemesi yapabilirsiniz.
Burası da Atatürk Köşkü. Atatürk çok sevdiği şehir olan Yalova'ya geldiğinde burada kalır ve dinlenirmiş. Müzede yazılana göre önemli kararlarını da burada almış
Biz İstanbul'da böyle yeşilliğe böyle geniş parklara bahçelere hasret olduğumuz için çok hoşumuza gitti. Bol bol fotoğraf çekildik, yürüyüş yaptık, yeşillikler üzerinde oturduk... Ülkemizde bu tür yerlerin çok kıymetinin bilinmediğini burda da gördük. Tesis çok bakımsızdı, en basitinden demir parmaklıklar bile boyanmamıştı. Arap turistler burayı da keşfetmiş ve küçücük dükkanlarda bile Arapça yazılar yazılmış. Madem burdan bu kadar para kazanıyoruz biraz bakalım ve özen gösterelim değil mi sayın yetkililer :) Biz gezip görme amaçlı gittik ama orada 2 katlı olan her bina termal aparta, motele dönüşmüş durumda. Her binada temiz, boş odamız vardır, 24 saat sıcak suyumuz mevcuttur yazılarını görüyorsunuz.
Termal'den sonra tekrar merkeze indik.O kadar temiz havadan sonra karnımız bayağı acıktı. Merkezde
Köz Izgara da güzel ızgaralarımızı yedik. Fiyatlar İstanbul'a göre daha uygun. Izgara köfte lavaşı, pilavı, acılı ezmesi dahil 10 tl ydi.
Köfte bu şekilde servis edildi. Bu bıçak ne anlama geliyordu hala anlamış değiliz :)
İdo iskelesinin sağ tarafına doğru yürüdüğünüzde Setur marina karşınıza çıkıyor. Burada çok hoş mekanlar var. Biz marinanın büyük kısmını kapatmış ve çok kalabalık olan Leman Kültür'ü seçtik. Orada oturduk Leman Kültür'ün menüsü bile orjinal. Benim düşünceme göre orada oldukça yaratıcı metin yazarları çalışıyor. Mekanın dekorasyonu da oldukça eğlenceli. Biz Edirne'dekinde birkaç kez oturmuştuk, çok sevmiştik. Burda da görünce pek mutlu olduk :)
Dönüş saatimiz gelince sahilde güzel bir video çektik. Biz gittiğimiz her gezide, her değişik yerde günü anlatan videolar çekeriz. Yıllar sonra izleyince çok güzel anı oluyor. buradan da güzel anılarla ayrıldık... Böyle yakın ama farklı yerlere gitmek çok güzel. Öğleden sonra hava biraz bulutlandı neyse ki yağmur yağmadı.
İstanbul'un çevresinde gidip görülecek güzel yer tavsiyelerine açığım. Bir sonraki gezimizde görüşmek üzere...